Othello Kulesi olarak bilinen bu kale ilk olarak 14. yüzyılda Lüzinyan'lar tarafından limanı savunmak amacıyla inşa edilmiştir. Etrafı derin bir hendekle çevrili idi. Koruduu Deniz Kapısı, Kara Kapısı ile birlikte surlarla çevrili kentin iki ana girişinden biriydi. 1492'de Venediklilerin Girne'de yaptıkları gibi bu ortaçağ kalesini de bir topçu tabyasına dönüştürdükleri görülmektedir. Kalenin girişinin üzerinde asılı Venediğin amblemi olan Saint Mark'ın kanatlı aslan kabartmasının altında kaleyi bu hale getiren kaptan Nicolo Foscarini'nin adı yazılıdır. Leonardo da Vinci'nin 1481 yılında Kıbrıs'ta iken Venediklilere kentin savunma sistemi hakkında tavsiyelerde bulunduğu söylenmiştir.
Kale kulelerden ve topçu bataryalarıyla biten koridorlardan oluşmuştur. Geniş avlusunun bir yanında inşa edilmiş olan yemekhane ve üstündeki yatakhane Lüzinyanlardan kalmadır. Kalenin avlusunda duran topların bir kısmı Osmanlı, bir kısmı İspanyol yapımıdır. Demir gülleler toplara, taş gülleler de mancınıklara aittir.
Kalenin bugünkü adı, ada bir İngiliz sömürgesi iken kullanılmaya başlanmıştır. Sheakespeare'in ünlü tragedyasının bir bölümü "Kıbrıs'ta bir liman kentinde" geçer ve tragedyanın kahramanı Othello bir "Moor (Faslı)" olarak tanıtılır. Yazarın adanın o dönemde Venedikli valisi olan ve sadece soyadının anlamı "Moor" olan Christophoro Moro'nun adını duyduğu ve yanılarak onun bir Faslı olduğunu düşündüğü sanılmaktadır.
Kara Kapısı bir ravelinle korunmuştu. Burada geçitler ve top yuvalarına ek olarak bir şapel ve zindan olarak kullanılan yer altı odaları bulunmaktadır.
Deniz tarafındaki Venedik dönemine ait arsenal Canbulat Burcu olarak bilinmektedir. Söylentiye göre Osmanlı kuşatması sırasında Canbulat Bey bu girişteki döner çarka atıyla birlikte saldırarak işlemez hale getirmiş ve şehit düşmüştür.