DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI
Atatürk'ün Anıları Köşesi Kktccell
DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI
Atatürk'ün Anıları Köşesi Kktccell
DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI

DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİNİN SANAL KAMPÜSÜ
 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 ******'ün Anıları Köşesi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
YÖNETİCİ
YÖNETİCİ
Admin


Cinsiyet Erkek
Mesaj Sayısı : 543
Başarı sistemi : 23
Kayıt tarihi : 12/04/09
Yaş : 38
Nerden : magosa
Ruh Hali : 13
Takım : Galatasaray

Cüzdan
Altın Altın: 10

Atatürk'ün Anıları Köşesi Empty
MesajKonu: ******'ün Anıları Köşesi   Atatürk'ün Anıları Köşesi I_icon_minitimeCuma Kas. 06, 2009 1:18 pm

Arkadaşlar Burada Yayınlamayı Unuttuğumuz Atamızın Anıları varsa Lütfen ekleyiniz. Atamızın kudretini tüm dünya görmeli !

Gaziyi Görmeye Gelen Ana

Gazi Çiftliğinde dolaşıp hava alırken oldukça yaşlı bir kadına
rastladık. ****** attan inerek bu ihtiyar kadının yanına sokuldu.
- Merhaba nine
Kadın Ata'nın yüzüne bakarak hafif bir sesle;
- Merhaba dedi.
- Nereden gelip nereye gidiyorsun?
Kadın şöyle bir duralayıp,
- Neden sordun ki, dedi. Buraların sabısı mısın? Yoksa bekçisi mi?
Paşa gülümsedi.
- Ne sahibiyim ne de bekçisiyim nine. Bu topraklar Türk milletinin
malıdır. Buranın bekçisi de Türk milletinin kendisidir. Şimdi
nereden gelip nereye gittiğini söyleyecek misin?
Kadın başını salladı.
- Tabii söyleyeceğim, ben Sincan'ın köylerindenim bey, otun güç bittiği,
atın geç yetişdiği kavruk köylerinden birindeyim. Bizim mıhtar bana bilet
aldı trene bindirdi, kodum Angara'ya geldim.
- Muhtar niçin Ankara'ya gönderdi seni?
- Gazi Paşamızı görmem için. Başını pek ağrıttım da... Benim iki
oğlum gavur harbinde şehit düştü. Memleketi gavurdan kurtaran kişiyi
bir kez görmeden ölmeyeyim diye hep dua ettim durdum. Rüyalarıma girdi Gazi Paşa.
Bende gün demeyip mıhtara anlatınca, o da bana bilet alıverip saldı
Angaraya, giceleyin geldimdi. Yolu neyi de bilemediğimden işte
ağşamdan belli böyle kendimi ordan oraya vurup duruyom bey.
- Senin Gazi Paşa'dan başka bir isteğin var mı?
Kadının birden yüzü sertleşti.
- Tövbe de bey, tövbe de! Daha ne isteyebilirim ki... O bizim vatanımızı
gurtardı. Bizi düşmanın elinden kurtardı. Şehitlerimizin
mezarlarını onlara çiğnetmedi daha ne isteyebilirim ondan? Onun
sayesinde şimdi istediğimiz gibi yaşıyoruz. Şunun bunun gavur
dölünün köpeği olmaktan onun sayesinde kurtulmadık mı?
Buralara bir defa yüzünü görmek, ona sağol paşam! Demek için düştüm.
Onu görmeden ölürsem gözlerim açık gidecek.
Sen efendi bir adama benziyon, bana bir yardım ediver de Gazi Paşayı
bulacağım yeri deyiver.
******'ün gözleri dolu dolu olmuştu, çok duygulandığı
her halinden belliydi. Bana dönerek,
- Görüyorsun ya Gökçen, işte bu bizim insanımızdır... Benim köylüm, benim
vefalı Türk anamdır bu.
Attan indim. Yaşlı kadının elini tuttum anacığım
dedim, sen gökte aradığını yerde buldun, rüyalarını süsleyen, seni buralara
kadar koşturan Gazi Paşa yani ****** işte karşında duruyor. Köylü
kadın bu sözleri duyunca şaşkına döndü. Elindeki değneği yere
fırlatıp, ******'ün ellerine sarıldı. Görülecek bir manzaraydı bu.
İkisi de ağlıyordu. İki Türk insanı biri kurtarıcı, biri kurtarılan, ana
oğul gibi sarmaş dolaş ağlıyorlardı. Yaşlı kadın belki on defa öptü
atanın ellerini. Ata da onun ellerini öptü. Sonra heybesinden küçük
bir paket çıkarttı. Daha doğrusu beze sarılmış bir köy peyniri.
Bunu ******'e uzattı;
- Tek ineğimim sütünden kendi ellerimle yaptım Gazi Paşa, bunu sana hediye
getirdim. Seversen gene yapıp getiririm.
Paşa hemen orada bezi açıp peyniri yedi. Çok beğendiğini söyledi.
Sonra birlikte köşke kadar gittik. Oradakilere şu emri verdi;
"Bu anamızı alın burada iki gün konuk edin. Sonra köyüne
***ürün. Giderken de kendisine üç inek verin benim armağanım olsun."


En son Admin tarafından Cuma Kas. 06, 2009 1:21 pm tarihinde değiştirildi, toplamda 1 kere değiştirildi
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://dauforum.yetkin-forum.com
Admin
YÖNETİCİ
YÖNETİCİ
Admin


Cinsiyet Erkek
Mesaj Sayısı : 543
Başarı sistemi : 23
Kayıt tarihi : 12/04/09
Yaş : 38
Nerden : magosa
Ruh Hali : 13
Takım : Galatasaray

Cüzdan
Altın Altın: 10

Atatürk'ün Anıları Köşesi Empty
MesajKonu: Geri: ******'ün Anıları Köşesi   Atatürk'ün Anıları Köşesi I_icon_minitimeCuma Kas. 06, 2009 1:19 pm

Sakal Üzerine...

******
Amasya ziyaretinde.Vali konağında yörenin ileri gelenleri ile sohbette.
Bir ara tam karşısında oturan birine takılır gözleri. Yaşı ellinin
üzerinde bu adam beline kadar inen sakalıyla ******'ün dikkatini
çeker. Ata, yanındaki valinin kulağına eğilip sorar;
- Kimdir bu?
Vali yanıt verir;
- Efendim kendisi Şıh'tır. Yörede çok hatırlısı vardır.
****** Şıh'ı yanına çağırır ve;
-
Bak baba, imanın ölçüsü sakalın boyunda değildir. Şunu rica etsem de en
azından Peygamber efendimizinki gibi kısaltsan der ve eliyle de
boyunaltı hizasını gösterir.
Şıh;
- Emrin olur Paşam diyerek yerine çekilir.
Aradan
zaman geçer, bir akşam ****** Amasya'daki Şıh'ı hatırlar ve Vali'yi
telefonla arayıp durumu sorar. Vali nasıl söyleyeceğini bilememekle
birlikte, Şıh'ın sakal boyunda en küçük bir kısalma bile olmadığını
aksine kimselere el sürdürmediğini anlatır. ****** telefonu kapatır,
kağıdı kalemi eline alır ve az sonra Nazırını çağırıp, yazdığı yazıyı
Amasya Valiliği'ne tebliğ etmesini ister. Ertesi gün Amasya'dan bir
haber gelir ki Şıh Efendi Ata'yı görmek üzere Ankara'ya yola çıkmış...
Şıh
gelir, Ata'nın karşısına çıkar. Sakal tamamen kesilmiş, sinekkaydı bir
tıraş olunmuş, saçlar kısaltılmış, kılık kıyafet baştan sona
değiştirilmiş, bambaşka bir görünüme bürünülmüştür. ******'ün mesai
arkadaşları bu değişimi anlayamaz ve Ata'ya sorarlar;
- Aman Paşam, o Şıh ki sakalına el dahi sürdürmezdi, siz ne ettiniz de kökünden kesmesini sağladınız?
Ata gülümser, sonra da yanındakilere dönüp;
- Dün akşam Amasya Valiliği'ne bir yazı gönderdim ve Şıh'ı Afyon'a vali atadığımı bildirdim der.
Ardından da yeni bir yazı hazırlayıp Nazırına bu yazıyı da Şıh'a vermesini söyler. Yazıda şöyle yazmaktadır;
-
İnancın ölçüsünün sakalda olmadığını anladığına sevindim. Valilik
meselene gelince, bugün koltuk uğruna kırk yıllık sakalından
vazgeçebilen yarın başka şeyler için milletinden bile vazgeçebilir.
Seni böyle bir ikileme mahkum bırakmayalım.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://dauforum.yetkin-forum.com
Admin
YÖNETİCİ
YÖNETİCİ
Admin


Cinsiyet Erkek
Mesaj Sayısı : 543
Başarı sistemi : 23
Kayıt tarihi : 12/04/09
Yaş : 38
Nerden : magosa
Ruh Hali : 13
Takım : Galatasaray

Cüzdan
Altın Altın: 10

Atatürk'ün Anıları Köşesi Empty
MesajKonu: Geri: ******'ün Anıları Köşesi   Atatürk'ün Anıları Köşesi I_icon_minitimeCuma Kas. 06, 2009 1:19 pm

****** Ve Yeşil

******'ün
doğayı, ağacı sevmesinin en belirgin örneklerinden birisi de kuşkusuz
****** Orman Çiftliği'dir. ******, 1925 yılında kendi aylığından
ödeyerek çiftliğin bugünkü yerini satın almıştır. O yıllarda bu
topraklar, ortasından demiryolu geçen bataklık ve boş bir araziydi. O
toprağa karşı zafer kazanabileceğini de kanıtlayarak çiftliği burada
kurdu. Bugün, Ankaralılar için çiftlik bir dinlenme yeri haline gelmiş,
******'ün önderliğinde dikilen ağaçlar büyümüş, gölgesinde insanlar
dinlenir olmuştur.
Ankara'yı Türkiye Cumhuriyetinin başkenti yapan
ve bir bozkır kasabasında modern bir şehir kuran ******, bu yönüyle
de, günümüzdeki, şehircilik, çevre ve tabiat güzelliği kavramlarına,
1920'li yılların şartları içinde ışık tutan bir dehadır. Bu kavramların
bilinmediği ve konuşulmadığı o yıllarda, şehircilik uzmanlarını
getirterek, Cumhuriyetin başkenti Ankara'yı düzene sokan, ağaç
diktiren, bulvarlar açtıran, Çiftliği kuran, sefaret bahçelerinde
yeşilliğe imkan veren ******, diğer yönleriyle olduğu gibi, bu yönüyle
de her zaman örnek alınması gereken eşsiz büyük bir önderdir.
******'ün
kişiliğini oluşturan etkenler arasında bitki ve hayvan sevgisinin de
önemli bir yeri bulunmaktadır. ******, yaşamının son günlerinde de
yeşillikler arasında olma özlemini duymuştur. Yeşilliği olduğu kadar
barışı da seven ******'ün Anıtkabiri'ne dünya uluslarının
gönderdikleri fidanlarla meydana gelen Barış Parkı, ölümünden sonra da
Ata'nın kişiliğiyle bütünleşmiştir.
Dayısının çiftliğinde
******'ün
doğa sevgisi, babası öldükten sonra annesi ve kardeşi ile beraber
Selanik'in otuz kilometre yakınlarında Zübeyde Hanımın ağabeyi olan
Hüseyin Ağa'nın çiftliğine yerleşmeleri ile başlamıştır. Burada,
****** çiftçilik işleri ile uğraşarak, yeşilliğe, toprağa ve doğaya
ilgi duymuştur. O'nun bitki ve hayvan sevgisinin ilk belirtileri, bu
çiftlik yaşamından kaynaklanmaktadır. Çünkü O, ilerki yaşamında
çiftlikler kuracak, hayvan besleyecek ve ağaçlandırmaya büyük önem
verecektir.

******'ün sınıf arkadaşlarından Ali Fuat Cebesoy, O'nun doğa sevgisini belirtirken bir anısını şöyle anlatır:
Harp
Akademisi'nin üçüncü sınıfına geçtiğimiz zaman Mustafa Kemal, Selanik'e
sılaya gitmeden önce bizde misafir kaldı. O günlerin birinde Satılmış
Çavuş'u da alarak Alemdağı'na uzandık. Arkadaşım samimi bir doğa aşığı
idi. Ormanlık yerlerden çok hoşlanırdı. Öğleye doğru pınar başında mola
verdik...Uzaklarda bir kasır vardı ve manzarası harikulade güzeldi.
Adeta Mustafa Kemal'i büyüledi...Oradan ayrılırken Mustafa Kemal:
'Fuat' dedi, 'İnsan yaşlandıktan sonra şehirlerin gürültülü hayatından
uzaklaşmalı, böyle sakin ve ağaçlık bir yere çekilmelidir. Bak, şu
karşıdaki köşk insanın ruhuna nasıl bir ferahlık veriyor."
Afet
İnan, ****** ve Çankaya'nın ilk Cumhurbaşkanlığı Köşkü için
seçilmesini anlatırken şöyle diyor: "******'ün Çankaya'yı seçmesinde
etken, birkaç büyük karakavak ve söğüt ağaçlarının bulunması idi.
Onların rüzgarlı günlerdeki hışırtısından daima zevk duyardı."
******
doğayı çok seven bir insandı. Yeşile, çiçeğe, ağaca hayrandı. Nezihe
Araz, ******'ün ağaçlandırmaya verdiği önemle O'ndaki doğa sevgisini
bir söyleşide şöyle dile getirmiştir:
"Ne oldu buradaki ağaca"
"Çankaya
köşkünden Meclis binasına giderken o günün Ankara'sında bir tek iğde
ağacı vardır. Mustafa Kemal, her gün ağacın önünden geçerken arabayı
yavaşlatıyor ve ağacı selamlıyor. Bir gün; 'Bakın bu benim...' derken,
o ağacın yerinde olmadığını görüyor. Büyük bir telaşla otomobili
durdurup iniyor. Buradaki işçilere; 'Ne oldu buradaki ağaca' diyor.
'Efendim, yolu genişletmek için ağacı kestik' cevabını alıyor.
Arabasına dönen Mustafa Kemal ağlamaya başlıyor. Bunun başka yolu yok
muydu? diye."
Afet İnan, ******'ün doğa ve ağaç sevgisi ile ilgili olarak şöyle diyordu:
"1919
yılında ****** Ankara'yı pek az ağaçlı bulmuştu. O, eski adı Orman
Çiftliği olan yerde, orman yetiştirmeyi kendisine ideal edinmişti.
O'nun için her ağaç yeni, kıymetli birer varlıktı. Bunların
yetiştiğini, büyüdüğünü görmek, bir idealin tahakkuk edişindeki zevki
kendisine veriyordu. Gazi Orman Çiftliği, insanların irade ve
çalışmalarıyla, tabiatı güzelleştirme ve verimli kılma kuvvetinin bir
örneğidir."
******'ü yakından tanıyanların şu ortak görüşte
birleştikleri görülmektedir: "****** doğayı severdi. Ağaçlandırmaya
önem verirdi." Bir gün ****** , Kurmay Başkanı İsmet Bey'le Diyarbakır
çöllerinde atla gidiyorlarmış. Mustafa Kemal demiş ki: "Çabuk bana yeni
bir din bul. Ağaç dini. Bir din ki, ibadeti ağaç dikmek olsun."
******'ün
doğayı, ağacı sevmesinin en belirgin örneklerinden birisi de kuşkusuz
****** Orman Çiftliği'dir. ******, 1925 yılında kendi aylığından
ödeyerek çiftliğin bugünkü yerini satın almıştır. O yıllarda bu
topraklar, ortasından demiryolu geçen bataklık ve boş bir araziydi. O,
toprağa karşı zafer kazanabileceğini de kanıtlayarak çiftliği burada
kurdu. Bugün, Ankaralılar için çiftlik bir dinlenme yeri haline gelmiş,
******'ün önderliğinde dikilen ağaçlar büyümüş, gölgesinde insanlar
dinlenir olmuştur. O doğadan zevk alan bir insan olarak, yeşilliği ve
ormanı daima sevmiştir.
Falih Rıfkı Atay, "****** çiftlik
dağlarının ormanlaşması için bizzat uğraştı. Hemen her ağaçta hakkı
vardır" derken; Afet İnan da, "Orman Çiftliği'nin her ağaçlandırma
evresinde ******'ün bakışı, görüşü, emeği vardır" diyor. Eski adı
Orman Çiftliği olan yerde orman yetiştirmeyi amaç edinmişti. Onun için
her ağaç eski ve yeni, kıymetli birer varlıktı.
Özlemi tüm ülkeyi ağaçlandırmaktı
******'ün
ağaç ve yeşillik sevgisi, yalnız Ankara'ya has bir özlem değildi. "Bu
vatan, çocuklarımız ve torunlarımız için cennet yapılmaya değer" diyen
******'ün özlemi, tüm ülkeyi ağaçlandırmaktı, yeşillendirmekti.
Bir
gün, İstanbul'un eski vali ve belediye başkanlarından Muhittin Üstündağ
ve Afet İnan'la birlikte boğazda bir motor gezisinde Salacak önlerinden
geçerken; "Bu güzel yerleri ağaçlarla bir kat daha güzelleştirmek için
İstanbul Belediye Başkanı olmak istiyorum" derken, ******'ün bu
sözlerindeki gerçeği çözmek elbette güç değildir.
Ülkemiz toprakları
üzerinde ******'ün yakın ilgisi ve sevgisiyle Yalova yeşil bir cennet
köşesi haline gelmiştir. Muhsin Zekai Bayer, ******'ün Yalova'yı
ağaçlandırma çabalarını şöyle anlatır:
"Yalova kaplıcalarının yeşil
cennet diyarı ve çam ormanları, Atamızın çabaları ile meydana
gelmiştir...İlk iş olarak o zamanın ünlü bahçıvanlarından Pandeli
Efendi'yi Boğaz içindeki çiçek bahçesinden alarak işin başına
geçirtmiştir. Onun yakın ilgileriyledir ki, bu gün 'Çam Burnu' adı
verilen ormanlık alan yaratılmıştır."
******, Türkiye Büyük Millet
Meclisi açış konuşmalarında, doğal varlıklarımız olan ormanların
korunması, dengeli ve tekniğe uygun şekilde işletilmesine yönelik
konulara da yer vermiştir. 1 Mart 1922 yılında 1. Dönem 3. Yasama Yılı
konuşmasında, ormancılığın kurallarını şöyle belirtmiştir.
"Gerek
tarım, gerek memleketin varlık ve genel sağlığı konularında önemi kesin
olan ormanlarımızı da modern önlemlerle iyi duruma getirmek,
genişletmek ve en yüksek faydayı sağlamak da önemli kurallarımızdan
biridir."
******, bir ağaç dalının kesilmesine rıza göstermeyecek
kadar yeşili ve ağacı seven bir varlık idi. Yalova'da yapılan bir
köşkün çevresindeki meşelerin korunması için orman mühendislerine sık
sık öğüt vermiştir. Gazi Mustafa Kemal, Türklerin Orta Asya'dan
kuraklık ve ağaçsızlık yüzünden göç ettiklerini pek iyi bildiği için
ağaca karşı sevgi ve saygı gösterilmesini teşvik etmiştir.
******
son günlerinde yeşile duyduğu özlemi şöyle dile getirmiştir: "Yurt
toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için
fedaiyiz. Fakat sen Türk ulusunu sonsuzluğa dek yaşatmak için verimli
kalacaksın. Türk toprağı sen, seni seven Türk ulusunun mezarı değilsin.
Türk ulusu için yaratıcılığı göster."
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://dauforum.yetkin-forum.com
 
******'ün Anıları Köşesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» Mustafa Kemal ******ün Sözleri

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI :: SERBEST BÖLGE :: Ulu Önder Mustafa Kemal At atürk Köşesi-
Buraya geçin: