DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI
bir gayri müslimi, nasıl müslüman yaparız ? Kktccell
DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI
bir gayri müslimi, nasıl müslüman yaparız ? Kktccell
DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI

DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİNİN SANAL KAMPÜSÜ
 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 bir gayri müslimi, nasıl müslüman yaparız ?

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
YÖNETİCİ
YÖNETİCİ
Admin


Cinsiyet Erkek
Mesaj Sayısı : 543
Başarı sistemi : 23
Kayıt tarihi : 12/04/09
Yaş : 38
Nerden : magosa
Ruh Hali : 13
Takım : Galatasaray

Cüzdan
Altın Altın: 10

bir gayri müslimi, nasıl müslüman yaparız ? Empty
MesajKonu: bir gayri müslimi, nasıl müslüman yaparız ?   bir gayri müslimi, nasıl müslüman yaparız ? I_icon_minitimePtsi Tem. 05, 2010 9:51 pm

Günümüzde
bazen internette ,bazen yazılı ve görsel basında gayrimüslimlerin,
Müslüman olmaları hemen bir yer bulur , heleki eğer bu Müslüman olan
eğer ünlü ise manşetlerden haber verilir. O bu hikayesini ; doğru yolu
nasıl bulduğunu şevkle anlatır. Bizde dinleriz ve mutlu oluruz.
(örn;avusturalyalı rubin) Ama işin şu boyutunu; Onun hayattan tat
alamadığını, taşıdığı vasfın onu mutlu etmediğini, bu isteklerininde
kendisinde bir ihtiyaç oluşturması sonucu arayışa ittiğini , araştırıp
,akledip ,doğruyu bulduğunu hiç incelemez ,sadece güzel bir hikaye gibi
dinler seviniriz. Bu ise onun kendi kendine araştırıp bulması sonucu
yaptığı bir iştir.

Benim anlatmak istediğim ise ; Müslüman
olarak biz bir gayrimüslimi nasıl ikna eder ve Müslüman yaparız?

Hayatta,
hangi insan olursa olsun fıtraten, ALLAH ın varlığına iman eder ki; bu
cahiliye döneminde yaşayan Ebu Cehl ve diğer kişiler tarafından
defalarca ikrar edilmiştir. Asıl sorun insanın, hayatına yaratıcıyı
karıştırma boyutunda insanın bakışı ile yaratıcı tarafından geldiği
iddia edilen insan hayatının düzenlenmesi için gerekli Kitabın,
gerçekten hak kitap olduğumu olmadığımıdır.
Andolsun, onlara,
“Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan, mutlaka, “Onları mutlak güç
sahibi, hakkıyla bilen (Allah) yarattı” diyeceklerdir.(zuhruf 9)

(Ey
Muhammed!) Biz sana Kitab’ı (Kur’an’ı) insanlar için, hak olarak
indirdik. Kim doğru yola girerse, kendisi için girmiş olur. Kim de
saparsa, ancak kendi aleyhine sapar. Sen onlara vekil değilsin (zümer
41)

İnsan normal olarak , bir toplumda doğar büyür ve toplumun
yaşam şeklini kopyalayarak hayatına şekil verir. Annesi ve babası ise
insan için en güvenilir kişilerdir. Buna göre hristiyan anne babadan
doğan hristiyan ,Yahudi bir anne babadan doğan Yahudi, Müslüman bir anne
babadan doğan ise Müslüman olur. Bu ise sadece taklidi bir iman olup,
insanın kendi tefekkürü sonucu ortaya çıkan bir iman değildir. Günümüzde
her din mensubu, anne ve babasına, toplumunun hadaratına bakarak kendi
kitabının hak kitap, peygamberinin hak peygamber olduğunu savunur.

Hani
Rabbin (ezelde) Âdemoğullarının sulplerinden zürriyetlerini almış,
onları kendilerine karşı şahit tutarak, “Ben sizin Rabbiniz değil
miyim?” demişti. Onlar da, “Evet, şahit olduk (ki Rabbimizsin)”
demişlerdi. Böyle yapmamız kıyamet günü, “Biz bundan habersizdik”
dememeniz içindir. Yahut, “Bizden önce babalarımız Allah’a ortak
koşmuşlar. Biz onlardan sonra gelen bir nesiliz. Şimdi batılcıların
işlediği yüzünden bizi helâk mı edeceksin?” dememeniz içindir. Araf
172-173

Biz Müslüman olarak ilk önce Kur-an’ı Kerim’i okuyup
incelemeli ,onun içeriğine bakmalı nasıl iman etmemiz gerektiğine dikkat
etmemiz gerekir. Allah cc kitapta , bizi hep akletmeye yarattıklarına
bakarak kendi varlığına inandırmaya yönelik deliller sunmuştur. Çünkü
akıl her insanda mevcuttur, aklı olmayan ise zaten masumdur.

Gerçekten
de göklerin ve yeryüzünün yaratılışında, geceyle gündüzün birbiri
ardınca gelişinde aklı tam olanlara deliller var. Ali imran 190

Bu
ayette insanın algılayabildiği ve bir fiil şahit olduğu şeylere , bizim
tabirimizle tabiat olaylarına dikkat çekerek, bu mekanizmanın kendi
başına mı çalışıyor? , tesadüfen mi çalışıyor? yoksa biri tarafından mı
çalıştırılıyor ? sorularına düşünerek cevap aramamıza teşvik ediyor.
Yaratıcının varlığına iman, insanın yaratıcısı ile arasındaki münasebeti
sorgulamaya ve cevap aramaya iter,bu münasebeti bize bildirecek olan
ise ALLAH cc dır.
Yani bunu bir nizamla düzenleyip kendisinin razı
olacağı fiilleri belirler, bunu insana bırakmaz. Bu aynı zamanda insanın
toplum içerisindeki ilişkileri düzenleyen ferahça yaşayabileceği
fiillerdir.

Ben cinleri ve insanları, ancak bana kulluk etsinler
diye yarattım.(zariyat 56)

Geçmişten bu güne gelene kadar
insanlar, çeşitli sapkınlıklara başvurmuş ve yaşadığı toplumu bu
sapkınlıklar bozmuş, yaratıcıya kulluktan başka her şeye kul olmaya
itmiş ve bir uyarıcı ile karşılaşmadan da kendi kendine düzelme
olmamıştır. Bu insanın örfe dayalı amel işlediğinin bir göstergesidir.
Böylesi durumlarda ALLAH cc insana,kendisine nasıl kulluk edileceğini
göstermesi için elçilerini ve takip edilecek yolu belirleyecek kitap
göndermiştir.

Tüm insanlık için gelen, ancak uygulama sahasında
Müslümanların kitabı olan Kur-an’ı Kerim’de onu bize ulaştıran
Resulullah (sav) da ALLAH’tan bütün insanlığa gönderilmiş bir elçi ve
kitaptır,içeriğinde ise insanın hayatına dair her şey vardır. Yani
sadece fikir olmaktan farklı olarak, hayatta yaşanabilir bir nizamdır.

Andolsun
hikmetli Kur’an’a, Gerçekten sen gönderilen (elçi)lerdensin. Dosdoğru
bir yol üzerinde(sin). (Kur’an) Güçlü ve üstün olan esirgeyen (Allah’)ın
indirmesidir. Babaları uyarılmamış böylece kendileri de gafil kalmış
bir kavmi uyarman için (gönderildin). (Yasin /2-6)

Günümüzde
yaşadığımız topluma ve toplumla olan ilişkilerimize baktığımızda ;
ALLAH’ın cc gönderdiği kitap ve Resulullah’ın (sav) bu kitaba istinbad
etmiş hayatla sadece bireysel manada, çok cüzzi kısımları ile şekil
aldığını bunun da örfi bir yapısının olduğunu görmekteyiz. Yani yaşam
şekli olarak bir gayrimüslim toplumuyla karşılaştırdığımızda aslında pek
farkımızda yoktur. En basit bir tanımla , vergi dairelerimizde
VERGİLENDİRİLMİŞ KAZANÇ KUTSALDIR. Yazısını görmekteyiz, bu yazıya göre
vergisini verdiğiniz her kazanç kutsal, randevu evi işletmeniz, içki
satmanız, faizli alışveriş yapmanız, vs. buna dahil. Bu saydıklarım
Kur-an da haram kılınmış fiillerdir. Böylesi bir durumda ise
gayrimüslimlerin yaşadığı toplumdan pek farkı olmadığını görmek içten
bile değildir.

Ölmüş hayvan, kan, domuz eti, Allah’tan başkası
adına boğazlanan, (henüz canı çıkmamış iken) kestikleriniz hariç;
boğulmuş, darbe sonucu ölmüş, yüksekten düşerek ölmüş, boynuzlanarak
ölmüş ve yırtıcı hayvan tarafından parçalanmış hayvanlar ile dikili
taşlar üzerinde boğazlanan hayvanlar, bir de fal oklarıyla kısmet
aramanız size haram kılındı. İşte bütün bunlar fısk (Allah’a itaatten
kopmak)tır. Bugün kâfirler dininizden (onu yok etmekten) ümitlerini
kestiler. Artık onlardan korkmayın, benden korkun. Bugün sizin için
dininizi kemale erdirdim. Size nimetimi tamamladım ve sizin için din
olarak İslâm’ı seçtim. Kim şiddetli açlık durumunda zorda kalır, günaha
meyletmeksizin (haram etlerden) yerse, şüphesiz ki Allah çok
bağışlayıcıdır, çok merhamet edicidir. Maide 3

Bu pozisyonda,
Müslüman yaşar iken bir gayrimüslimi ikna edebilmek onu Müslüman
yapabilmek için Kuran’ın hak kitap olduğunu, onu getirenin hak bir elçi
olduğunu, bu fikirle insanı, arzularına yenik düşmüş hayvani bir
yaşantıdan , izzetli bir vaziyete mutlu bir yaşama ulaştırdığını
ıspatlamak gerekir. Bu da ancak örnek teşkil eden an be an yaşanan bir
şekille mümkün olur, onun zaten kendi örfüne yönelik güvendiği
kişilerden tapınma iç güdüsünü tatmin edecek, kendini ruhen tatmin
edecek bir yaşam şekli vardır. Fikirler hayata geçmediği sürece insan
üzerinde, tercih edici bir unsur oluşturmaz. Vakaya baktığımızda bir
gayrimüslim tercihini İslam’dan yana kullanabilmesi için kendi yaşamı
ile diğer bir yaşamı kıyas etmesi gerekir , inceleme sahasında
araştırmasını sürdürürken yaptığı görsel kıyaslarda, Müslüman bir
toplumun yaşam şekli ile kendi yaşam şeklini karşılaştırır ve fark
göremez. Bu onda herhangi bir etki yapmadığı için siz ne kadar
uğraşırsanız uğraşın o vaziyetini değiştirmez. Teklif ettiğiniz şey
bütün yaşam şeklini değiştirmesi ile ilgili olduğu için bu kendisinde
verilmesi çok zor bir karar oluşturur. Bu kararı vermesini engellemek
içinde önüne şeytan sürekli engeller çıkaracak ve onu kandıracaktır.
Çünkü şeytan ve şeytanlaşmış insanlar , var olan tahakkümlerini ,
menfaatleri doğrultusunda kullanabilmek ve bekalarının devamı için,
İslam’ı, her daim kendi dinleri gibi ruhani bir boyutta, yani; Dünya
hayatına dinin karışmasını engelleyecek bir boyutta göstermek için can
siperhane çalışırlar. Hatta günümüzde toplumlarının, İslam’a ön yargı
ile yaklaşması için İslam’ı terörizm, Müslüman’ı terörist gibi
göstermeyide başarmışlardır.

Bu , onların çok akıllı
olmalarından değil , kendini Müslüman olarak nitelendiren toplumların
İslam’ı , onların dinlerini algıladığı gibi algılamasından, hayat
sahasında ise Kur-an’dan ve sünnetten olmayan nizamları
uygulamasındandır.Yaşadığımız çağda bir gayrimüslimi veya gayrimüslim
toplumu İslam’a kazandırabilmenin yolu onun kafasında şimşekler
çaktıracak örnek bir hayat şekli ortaya koyarak, onların bu fikre
akıllarını yatırmakla mümkün olur. Buna en güzel örnek Mekke dönemi ile
Medine dönemindeki Müslümanlığa geçiş zamanındaki insan sayıları
arasındaki uçurumdur, Mekke’deki dönemde, toplam on üç yılda Müslüman
sayısı bir rivayete göre iki yüz kişi iken , Medine’deki dönemde bu sayı
onbinlere ulaşıyordu. , artık Medine’de İslam toplumsal olarak hayata
geçmiş, ALLAH’ın cc haramları haram , helalleri ise helal olarak kabul
edilmiş , şerri hükme bağlı bir ototrite oluşmuştu. Bu o zaman ki
insanı, eşrefi mahluk yapmış ve asrı saadeti yaşatmıştı. Böylesi bir
hayatı, sadece oraya giden ticaret kervanlarından edindiği bilgi ve
onların bu bilgiye dayalı hayat tarzlarını , analiz eden Endonezya hemen
İslam’a girmişti. Endonezya şuan Müslüman nufüsu en kalabalık
ülkelerden birisidir . İşte böylesi bir hayatı başlatan fikre bağlanan
insanlar sabırla yollarına devam ederek ,Dünyaya İslam’ı hakkıyla
yaymışlardır. Bu fikre bağlanmak daha önce atalarını buldukları yoldan
kurtulup, Allah ve Resulune (s.a.v) tam bir teslimiyetle bağlanmaları ,
menfaatleri ne olursa olsun, asla ondan vazgeçmemeleri sonucunda
olmuştur.ALLAH onlardan razı olsun.

Ya şimdi ! Biz ne yapıyoruz ?

1 ) Menfaatimiz nasıl şekil almamızı gerektiriyor ise öyle şekil
alıyoruz. (bunu gayrimüslimlerde yapıyor)
2) Hayattan nasıl fazla
zevk alırız onu hesaplıyoruz . (bunu gayrimüslimlerde yapıyor)
3)
Cüzzi meselelerde bile birbirimizi yiyoruz. ( bunu gayrimüslimler
yapmıyor )
4) ALLAH rızası diyoruz ama menfaatlerimiz ağır basıyor
(onların hayat sahnesinde yaratıcı zaten yok)
5) Hayatta her şeyi
kar zarar olarak görüyoruz. ( bunu gayrimüslimlerde yapıyor )
5)
Liderlik sevdası, koltuk sevdası ALLAH rızasından önce geliyor ( bunu
gayrimüslimlerde yapıyor)
6) ELHAMDULİLLAH MÜSLÜMANIZ DEYİP ONLAR
GİBİ YAŞIYORUZ. (onlar zaten yaşıyorlar)

Şimdi soruyorum
kardeşlerim ; Biz Müslüman olmadan başkasını Müslüman yapabilir miyiz?
Kendi
içimizde birbirimizi karalarken dünyaya ışık olabilir miyiz ?
Hayrı
ve sabrı yaşamazken başkalarına tavsiye edebilir miyiz ?
Allah cc
ın nizamını top yekün başımıza geçirmeden İslam’ı yaşayabilir miyiz ?

Evet
biz asla kendimizi , Allah a toplum olarak, kulluk edecek boyuta halkı
ve yönetimi ile getirmez isek, hiç kimseyi Müslüman yapamayız. Müslüman
olanda kendi akletmesi sonucu Müslüman olmuştur. Bulunduğumuz hal üzere
devam edersek şu bakışları ve sözü üzerimizden def edemeyiz .

ŞÖYLE
Kİ ; SİZ NASIL MÜSLÜMANSINIZ ? BİZ SİZİN GİBİ OLMAKTANSA ASLA MÜSLÜMAN
OLMAYIZ !

Bu tabuyu yıkmak için gelin el ele verelim. Nasıl
namazda yan yana duruyorsak hayattada tek saf olalım. Sen sucusun, sen
bucusun deyip birbirimizi kerih görmemeli ALLAH ve Rasulunun koymuş
olduğu hududları aşmadan , ALLAH rızası için yaşayıp, öldükten sonra
kendimize hayrı dokunmayacak şeyler için birbirimizi çiğnemeden ,
fasıktan gelen haberlere bakıp birbirimize terörist demeden , kibir
yapmadan , unutmayın ki; bu kibir şeytanın uslubudur . ALLAH ve Resulune
tam bir teslimiyetle teslim olalım ve risaleti kaldığı yerden kendimizi
örnek teşkil ettirerek dünyaya taşıyalım. İşte o zaman göreceğiz ki
gayri Müslimler akın akın Müslüman olacaklar inşaALLAH

"Hayır,
Rabbine yemin olsun ki, onlar aralarında çıkan ihtilafta seni (İslam
şerîatını) hakem kabul etmedikleri ve sonra senin verdiğin hükümden
dolayı kendilerinde bir sıkıntı duymadan ve tam teslimiyetle teslim
olmadıkları müddetçe iman etmiş olmazlar." (Nisa 65)

Siz,
insanlar için çıkarılmış en hayırlı ümmetsiniz. İyiliği emreder,
kötülükten men eder ve Allah’a iman edersiniz. Kitap ehli de inansalardı
elbette kendileri için hayırlı olurdu. Onlardan iman edenler de var.
Ama pek çoğu fasık kimselerdir. (Ali İmran 110)

Sizden, hayra
çağıran, iyiliği emreden ve kötülükten men eden bir topluluk bulunsun.
İşte kurtuluşa erenler onlardır. (Ali imran 104)
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://dauforum.yetkin-forum.com
 
bir gayri müslimi, nasıl müslüman yaparız ?
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI :: SERBEST BÖLGE :: Din ve Ahlak-
Buraya geçin: