DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI
çanakkale zaferi Kktccell
DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI
çanakkale zaferi Kktccell
DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.

DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI

DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİNİN SANAL KAMPÜSÜ
 
AnasayfaGaleriAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 çanakkale zaferi

Aşağa gitmek 
YazarMesaj
Admin
YÖNETİCİ
YÖNETİCİ
Admin


Cinsiyet Erkek
Mesaj Sayısı : 543
Başarı sistemi : 23
Kayıt tarihi : 12/04/09
Yaş : 38
Nerden : magosa
Ruh Hali : 13
Takım : Galatasaray

Cüzdan
Altın Altın: 10

çanakkale zaferi Empty
MesajKonu: çanakkale zaferi   çanakkale zaferi I_icon_minitimePtsi Tem. 05, 2010 4:02 pm

Çanakkale yüzyıllar boyu insanlık
tarihinin en önemli harbe ve mücadelelerine sahne olan Boğazlar
bölgesinde şirin ve güzel bir şehirdir. Bu şehir her yönüyle yaşayan bir
tarih, Türklerin Avrupa'ya geçmeleriyle süre gelen ve yurdumuzun her
köşesinden her Türk ailesinin ve atalarından bir veya birkaç erini
gömdüğü şehitler beldesi bugün de üniversite şehridir.

Çanakkale şehri, aynı adı taşıyan boğazın Anadolu yakasında ve bu
Boğazın en fazla darlaştığı kesimde düz bir alanda kurulmuştur.
Çanakkale kuruluşu pek eski dönemlere inmeyen ve temeli Fatih Sultan
Mehmet zamanında atılmış olan bir 15. Y.y. şehridir.

Burada yerleşim birimlerin mazisi Truva ile başlar. Truva'nın
kalıntıları eski Tunç Çağına kadar inmektedir. Truva şehri M.Ö. 13.
Asırda Akalıların eline geçmiştir. M.Ö. 6. Asırda Lidyalıların elinde
olan şehir bundan sonra İran hakimiyetine girmiştir. Daha sonra Atina
hakimiyetine giren şehir bu kez Atina Isparta mücadelelerine sahne
olmuştur. M.Ö. 334 baharında Asya'yı fethe çıkan Büyük İskender
Boğaz'dan geçmiş ve Granikos'ta(Bıga çayı) İran ordusunu bozguna
uğratmıştır. Daha sonraki asırlarda Anadolu'ya geçen Romalılar buraları
hakimiyeti altına almışlardır. Roma'nın parçalanmasıyla Doğu Roma
imparatorluğunun eline geçen şehir 14. Asırda Aydınoğlu Umur Beyin
akınlarına sahne olmuştur. Sonra Osmanlıların eline geçen şehir
Türklerin Avrupa'ya geçişinde önemli bir yer edinmiştir. Nitekim Orhan
Bey zamanında Türkler Gelibolu'ya geçmiş Yıldırım Bayezid zamanında
Gelibolu önemli bir şehir olmuştur.Fatih döneminde Haçlıların Boğazdan
geçmesini engellenememiştir. İstanbul'u fethetmek isteyen Fatih Boğazdan
geçişi engellemek Boğaz'ın en dar yerine karşılıklı iki kale
yaptırmıştır. Bunlardan Anadolu yakasındakinin adı Fatih'in oğlu Sultan
Mustafa tarafından yaptırıldığı için Kal'a-i Sultaniye(Batı yazarları
buraya Dardanos demişlerdir.) Avrupa yakasındakine ise
Kilitbahir(denizin kilidi anlamında) adı verilmiştir.Artık bundan sonra
şehir Türk hakimiyetinde kalmıştır.

Çanakkale stratejik konumu itibariyle çok önemli bir şehirdi.19.y.y. da
Osmanlı devletinin Avrupa devletleri karşısında zayıflamasıyla beraber
şehrin önemi daha da artmış küçülen Osmanlı Devletinin bu şehri koruması
Boğaz'ların ve İstanbul'un güvenliği için çok önemli olmuştu.

18.yüzyılda şehirde İsveç Konsolosluğunun bulunması şehrin önemini
ortaya koymaktadır.

19.yüzyılın sonlarında ve ikinci yarısında Çanakkale Boğazı'nın
kıyılarında Mecidiye,Hamidiye,Mesudiye,Namazgah,Yıldız,Ertuğrul ve
Orhaniye adlı yeni tabyalar oluşturulmuştur. Bu tabyalar ve onların
kahraman bekçilerinin dünyanın en büyük filosunu geri çevirdiklerini
göreceğiz.

Çanakkale yöresi stratejik konumu bakımından önemli bir yer işgal
ettiğinden , 19.yüzyılın son çeyreğinde İngiltere,Fransa,Yunanistan ve
Rusya birer konsolosluk açmışlardı.Bunlara 1872 Şubatında Almanya
konsolosluğu ilave edildi.

1906'da İngiliz İmparatorluk Müdafaa Komitesinin yaptığı araştırmalar
Çanakkale'nin yalnız deniz kuvvetleriyle geçilemeyeceğini bir kez daha
ortaya koymuş,1911-1912 Türk-İtalya ve 1912-1913 Türk Balkan Devletleri
savaşında İtalya ve Yunan Kurmay heyetleri de aynı sonuca varmışlardır.
Nitekim İtalyan filosu 18 Nisan 1912'de Boğazın dış tabyalarını
bombardımanla yetinmiş, 19 Temmuz1912'de de sekiz muhripten kurulu
İtalyan filolitası, Boğaz dahiline başarısız bir gece akınında
bulunmuştu. Balkan Savaşında da Boğaz'a karşı ciddi bir hareket
olmamıştı.

1.Dünya Savaşı'na katılmamızdan 10 gün sonra İngiltere Boğazlar
Meselesinin müttefiki olan Rusya'nın lehine halini kabul etti. Üçlü
İttifak Devletleri bu konuda anlaşmaya vardılar.

Merkezi devletler yanında savaşa giren Osmanlı Devletini saf dışı
bırakmak amacıyla İtilaf Devletleri tarafından düzenlenmiş olan
Çanakkale Harekatı, 1. Dünya Savaşı'nın en önemli askeri
faaliyetlerinden birini oluşturmaktaydı.

18 Mart 1915 sabahı Boğaza giren ve tabyaları topa tutan İngiliz ve
Fransız Filoları Çanakkale Boğazının iki yakasındaki mevzilerden açılan
yoğun ateş ve Karanlık Limana dökülen mayınların etkisiyle,
mevcutlarının % 35 ini kaybedip geri çekilmek zorunda kaldılar.

18 mart bozgunu , İtilaf Devletlerine karadan destek olmaksızın yalnız
deniz kuvvetleriyle Boğazın geçilemeyeceğini gösterdiğinden General
Hamilton 'un emriyle bir Çıkarma ordusu hazırlandı. Çıkarma Harekatı 25
nisan 1915 günü sabaha karşı başladı. Sarp bir kıyı olan Arıburnu
bölgesine çıkan düşman kuvvetlerini 19. Tümen Kumandanı Mustafa Kemal
karşıladı. Kıyıya çıkan İngiliz ve Fransız kuvvetleri geri püskürtüldü.
Bundan sonra her iki cephede de siper savaşları sürdürülmüş özellikle 21
Haziran Kerevizdere, 28 Haziranda da Zığındere çarpışmaları çok
şiddetli geçmiştir. Bunun ardından İtilaf kuvvetleri kesin bir sonuç
almak amacıyla 6-7 Ağustos gecesi başlattıkları Harekat dört gün sürdü.
Bu kuvvetler Yarbay Mustafa Kemal tarafından Conkbayırı'nda
durduruldular. Böylece Birinci Anafartalar Zaferinden sonra İtilaf
kuvvetlerinin yaptığı bütün taarruzlar sonuçsuz kaldı. Ancak 21
Ağustosta yeni bir saldırı başlattılar. İkinci Anafartalar Muharebesi
denilen bu Harekat da başarılı olamayınca Muharebeler günlerce süren
siper savaşlarına dönüştü. Bu çarpışmalarda Türk askeri Çanakkale'nin
geçilmez olduğunu ispatladı. İtilaf kuvvetleri 19-20 Aralık gecesi
Anafartalar ve Arıburnu Cephesinden 8-9 Ocak 1916' da Seddülbahir'den
çekildiler.

İtilaf Devletlerinin başarısızlığı ile sonuçlanan Çanakkale Muharebeleri
Birinci Dünya Savaşının seyrini değiştirip uzamasına sebep olduğu gibi
Çarlık Rusya'sının çöküşünü hazırlamış ve İngiltere'de Hükümet
değişikliğine yol açmıştır.

Çanakkale Savaşları sonuçları sebebiyle dünyaya Türk'ün yenilmezliğini,
Mehmetçiğin azim ve iradesini ve de centilmenliğini göstermiştir.
Bununla birlikte bu savaşlar sırasında bir komutan parlamıştır. Mustafa
Kemal! Daha sonra milleti arkasına alıp Türk'ün haklı davasını
sürdürecek ve başarıya ulaşarak yeni bir devlet kuracaktır. Ayrıca bütün
dünya onun dehasını takdir edecektir. Mustafa Kemal ise bir şeyin
farkındadır. Bağımsızlığı ve namusu söz konusu olunca Türk askerinin
nasıl ölüme koştuğunu bilmektedir. Yeter ki onu idare edecek dahi bir
komutan olsun. İşte o da Mustafa Kemal idi. Siz hiç ölmek için can atan
asker gördünüz mü? İşte Çanakkale Savaşlarında Türk askeri!******'ün bu
konudaki hatıralarından birine değinelim.

Bir buluşma esnasında Mısır Devlet Başkanı ******'ü takdir ettiğini
söyler ve ekler;

-" Ekselans benim milletimin de sizin milletiniz gibi hürriyete ve
istiklale ihtiyacı var. Bunu nasıl temin edebiliriz? Tıpkı sizin
Çanakkale Boğaz Savaşında Düvel-i Muazzama Ordusuna karşı kazandığınız
zafer gibi bizim de böyle bir ordu ve stratejiye ihtiyacımız var. Bize
bu konuda yardım edebilir misiniz? " Sorusuna Mustafa

Kemal:

-" Vatanı için şehit olacak bir buçuk milyon Mısırlı genciniz varsa bu
işi yapabiliriz. Bunun haricinde olmaz! " deyince Mısır Devlet Başkanı

-" Maalesef bizim öyle ölecek bir buçuk milyon Mısırlı gencimiz yok."
Der. Mustafa Kemal de:

-" O zaman sizin de hürriyet ve istiklale hakkınız olamaz." Deyiverir.

İşte bu söz her şeyi açıklamıyor mu?...

TÜRK EDEBİYATINDA ÇANAKKALE SAVAŞLARI VE ZAFERİ

İLGİLİ; MENKIBE,DESTAN, ŞİİR, ANEKDOT, VE EFSANELER:

1-)MENKIBELERDE ÇANAKKALE ZAFERİ



Menkıbeler, birtakım mahalli adetlerin, insani birtakım tasavvurların
dini muhteva içinde hatıralardır. Bu bakımdan karanlık devirleri
aydınlatmada tarih kadar kıymetli belgelerdir. Çanakkale Savaşları
sırasında bir çok menkıbe yazılmıştır. Bu menkıbeler, bize Türk
milletinin zihninde Çanakkale Savaşlarının ne kadar derin

izler bıraktığını göstermesi açısından önemlidir.

Çanakkale Savaşları etrafında teşekkül eden menkıbeleri şöyle
sıralayabiliriz.

A)TARİHİ-EFSANEVİ ŞAHSİYETLER ETRAFINDA OLUŞAN MENKIBELER

Milletlerle olan savaşlarında Allah'ın Türkler'e yardım ettiğini pek çok
menkıbede görürüz. Bunlardan birisi de Mustafa kemal hakkında

anlatılanıdır

1) GAZİ MUSTAFA KEMAL PAŞA:

Türkler'in başka. M. Kemal'in Omega saatinin parçalanması suretiyle
kendisine hiçbir şey olmamasıdır. Bu olay, Anadolu'nun pek çok yerinde,
farklı şekilde anlatılır. Bu olay' yazılı olarak en güzel şekilde Ruşen
Eşref Ünaydın'ın "Mustafa Kemal ile Mülakat" adlı eserinde şöyle
verilir:

"Buraya kadar muhaveremizi sakin bir vaziyette dinleyen Yüzbaşı Cevat
Bey, Paşa'nın yaveri, kalın, sertliği hoşa giden bir sesle:

_"Bu şarapnel parçasından biri Paşa'nın göğsünü okşamıştır!"dedi.

_Nasıl? Dedim.

Paşa, tespihi ile oynuyordu. Cevat Bey, parlak çizmelerindeki mahmuzları
şıkırt yaparak, göğsünün sol tarafındaki nişan kurdeleleri sırası ve
ipek kordonu kabaresine şöyle anlatıyordu:

-Bulunduğumuz yer tamamen muhacimlerin arası idi.Paşa da ilerleyen
efradımızı seyrederken göğsüne bir şeyin kuvvetlice çarptığını
duymuştur.

-Evet sağ taraftan ceketimde bir kurşun yeri gördüm.Yanımda bulunan
zabit(Rahmetli Nuri Canker Bey)"Efendi,vuruldunuz" dedi.Ben böyle bir
söz şuyu bulursa askerimizin kuvve-i maneviyesi üzerinde yapacağı tesiri
düşündüm.

Elimle zabitin ağzını kapadım.

"Sus" dedim.

Cevat Bey devam ediyordu.

-"Bir şarapnel misketi,göğsünün sağ tarafını tamamen Omega saatinin
bulunduğu cebe isabet etmişti.Saat, parça parça oldu, fakat o
darbe,Paşanın göğsünde hafif bir leke bırakmaktan ileri
geçmemiştir."dedi.

-O saat sizin için tarihi bir saattir.Görebilir miyim efendim?dedim.

Paşa:

-"O saatin enkazını,bu muharebeden sonra Liman Paşa hatıra olarak
aldılar.Bana da kendilerinin aile-i asalet armasını havi bulunan
saatlerini verdiler.

Cevat Bey saati gösterdi.Omega markalı siyah bir saat.Arkasında bir taç
ve "L.2." markaları ve Paşanın kırılan saatide Mekteb-i Harbiyeden beri
sakladığı Omega markalı kuvvetli bir talebe saati imiş.Cevat Bey
Zenınnth marka bir bilezik saatini gösterdi ki onu Mustafa Kemal Paşaya o
kurşunun değdiği esnada yanında bulunan genç Mülazım vermiş.

Askerin bu kadar yanında giden, onlara ön ayak olan bir Kumandana en
zorlu düşmanların bile dayanamayacağına aklım eriyordu.

Omega saati,Türk milleti için kendini feda etti,Komutan Mustafa Kemal'i
kurtardı. Türk ordusunun Kumandanını,Türk milletini,Ortadoğu'yu,
insanlığı kurtardı.

2)SEYİT ALİ ONBAŞI:

Çanakkale Savaşları'nda Deniz Savaşları sırasında Seddü'l- bahir
açıklarında bulunan düşman gemileri Morto Koyu ile Seddü' l- bahir
tepesini sürekli bombardıman altına almışlardı. Türk mukavemeti gittikçe
azalıyordu. Kendilerini Allah' ın koruyuculuğuna bırakan Türk
birlikleri şehitlik mertebesine ulaşmayı arzu edercesine, kaçmak yerine
son gayretleriyle mücadele ediyorlardı.

Bu sırada bir İngiliz gemisinden atılan büyük bir bomba Morto Koyu
sırtlarındaki bir topçu birliğimizi toptan imha etti. İçlerinden
yalnızca Seyid Ali Çavuş kurtulmuştu. Çavuş etrafındaki manzara
karşısında duyduğu ızdırap ile dünyada eşine az rastlanacak bir olay
gerçekleştirdi.

Duyduğu acı ile normalde üç kişinin zor taşıdığı 257 kiloluk bombayı
yerinden tek başına kaldırdı, taşıdı, topun namlusuna sürdü ve ateşledi.
Bu mermi gideceği yeri de biliyordu. Queen Elizabeth gemisinin
bacasından içeri girdi ve gemi ortadan ikiye ayrılarak battı.

Burada, 257 okkalık bir mermiyi kaldırarak olağanüstülük gösteren Seyit
Ali Onbaşı ile ilgili menkıbeyi Mehmet İhsan GENİŞÇAN, eserinde şöyle
anlatıyor:

" Ne hikmetse bataryada tek top ayakta kalabilmiş, fakat onun da vinci
kırılmış olduğundan mermileri namluya sürülemiyordu. Yüzbaşı Hilmi Bey ,
etrafından birilerinden yardım alabilmek düşüncesiyle bataryadan
uzaklaştığı sırada Niğdeli Ali ile Koca Seyit ümitsiz ve perişan ne
yapacaklarını düşünüyorlardı.

" Ulu ve yüce Allah' tan başka hiçbir güç ve kuvvet yoktur. " duası
Seyit' in ağzından nûr tanesi gibi dökülmeye başladı.

Seyit Ali, bu duayı defalarca okudu. Bu yakarış şüphesiz hiç
kimseninkine benzemiyordu. Aşk ile kendinden geçmesi ve 257 okkalık top
mermisini kucaklayıp omzuna alması bir oldu. Demir basamakları tam üç
kez inip çıktı. Yanında bulunan Niğdeli Ali, Seyit ' in göğüs ve omuz
kemiklerinin çatırtısını duyuyor, hayret ve dehşet içinde kalıyordu.
Topun namlusuna sürülen üçüncü mermi savaşın kaderini böylece değiştiren
olayı yaratmış ve İngilizler' e ait "Ocean" isimli zırhlı, bu merminin
isabetiyle korkunç yara almıştır.

Aynı gün geç saatlerde Çanakkale Boğazı Müstahkem Mevki Kumandanı Cevat
Paşa, ödül olarak Seyit' e onbaşılık rütbesini verdi. Merminin bir
defada kendi huzurunda kaldırılmasını istedi. Bunun üzerine Seyit
Onbaşı, Cevat Paşa' ya şu cevabı verdi:

" Ben bu mermileri kaldırırken gönlüm, Allah'ın feyziyle doldu. Ancak bu
kuvvetin sırrı o anda bana Allah' ın ihsan ettiği bir vergi idi. Bu
ağırlığı kaldıracak kadar bir makam varmışsam bu dua ve rıza ile
olmuştur. Ancak şimdi kaldırmam mümkün değildir kumandanım"

3)YAHYA ÇAVUŞ VE TAKIMI

Çanakkale Muharebelerinin en ateşli saldırıları sırasında Morto Koyu'
ndan çıkartma yapan bir İngiliz birliğine karşı Seddü' l- bahir
tepesinde bulunan Yahya Çavuş ve takımı (15 kişi) büyük bir inançla
engel olmaya çalışıyorlardı. Karşılarında bulunan bir birliğe karşı 15
kişi gönülden savaşarak engel olmaya çalıştılar. Tam üç gün ve üç gece
bir birliğe bir takım olarak karşı geldiler. Onları durdurdular.
Gelibolu Yarımadası' nın içlerine girmelerine 15 kişilik bir kuvvetle
engel oldular. Sonunda yardımcı kuvvetlerin gelmesine yakın hepsi Allah'
ı arzu ettiler. Şehitlik mertebesiyle Allah' a ulaştılar.

Bundan başka "Hasan ve Mevsuf", "Sıhhıye Başçavuşu Hüseyin Hikmet
Başaran", "Bayraklı Baba Menkıbesi" ve "Kaşıkçı Dede Menkıbesi" hakkında
anlatılan menkıbeler vardır.

B)Dinî ve Tarihî Şahsiyetler Etrafında Teşekkül Eden Menkıbeler

1)CONKBAYIRI ÜZERİNDEKİ BULUTLAR :

Çanakkale' de en çok anlatılan menkıbe şudur:

Conkbayırı' nda kara savaşları sırasında 57 tümen her gün çamaşır
değiştirir. Kirlilerini yıkar çalılara asar ve ertesi gün için kurumuş.
Sebebi ise eğer şehit olurlarsa Allah'a temiz kıyafetlerle varmaktır.
Savaşa çıkmadan önce namazlarını kılar ve ibadet ettikten sonra savaşa
başlarlarmış. Maneviyatı kuvvetli bu insanlar Conkbayırı' ında düşman
tarafından kıstırıldıkları anda gökten beyaz-gri bir bulut kümesi 57.
Tümenin üzerine inmiş ve bulut yok olduğunda düşman askerleri ne olup
bittiğini anlayamamışlar. Zira ortada tek bir Türk askeri bile yokmuş.
Gemiden bu olayı seyreden İngiliz Amirali Hamilton daha sonraki savaş
anılarında da bu olayı anlatmaktadır.

2)BULUTUN KORUMASI

Menkıbelerde bir başka mucizevî yardım da bir İngiliz Alayının
bulutların içinde kayboluşu biçimindedir. Olay şu şekilde
anlatılmaktadır;

" O gün Kraliyet Alayı taze kuvvetlerle bu saldırıda görev aldı. Sağ
cenahta yer alan bu alay, daha az bir mukavemetle karşılaştığı için
hızla ilerlemeye başlamıştı. Alay, Azmak Deresi' nin kuru yatağını
geçmiş, Kayacık Ağrılı mevkiinden Damakçı Bayırı'na doğru yürüyordu.
Karşılarında küçük bir tepe vardı. Tepenin üzerinde garip, soluk renkte
bir bulut durmaktaydı.alay, sol taraftaki Ağıl Dere' ye inmeden tepeye
doğru ilerledi ve bulutun içine girip kayboldular. Yâni alanda
askerlerin Mestan Tepe' den şaşkın bakışları arasında 7-8 değişik
bulutla daha birleşerek Trakya istikametine doğru uçup gittiler. Orada
bulunan 267 İngiliz askerinden hiçbirinin izine bir daha
rastlanamamıştır."

3)NUSRET MAYIN GEMİSİNİN MUTLAK YAKALANIŞTAN KURTULMASI

Nusret Mayın Gemisi Çanakkale savaşına noktayı koyacak olan görevine
çıktığı gece Karanlık Liman ile Seddülbahir arasındaki mayınları
toplayıp yerini değiştirirken O''nu koruyan Anadolu Feneri de bir
İngiliz Gemisi üzerine projektörleri dikmiş ve gemiyi takibe almıştı.
Fakat birden Anadolu Feneri arıza yaptı. Nusret Mayın Gemisi telaşla
ışıklarını söndürdü. İngiliz gemisi bu sefer kendi projektörleriyle
denizi taramaya başladı. Geçen dakikalar içinde Nusret Mayın Gemisi tam
yakalanacağı anda birden Anadolu Feneri tekrar çalışmaya başladı.
İngiliz gemisinin projektörleri üzerine kendi projektörlerini dikti ve
iki ışık arasında kalan Nusret muhakkak bir hezimetten kurtuldu.
Görevini yerine getirip geri döndüğünde bu heyecana kalbi dayanamayan
gemi kaptanı ,Hakkı Bey' in naşını da karaya çıkardı. Anadolu Feneri'
nin hiçbir tamirat yapılmadan kendiliğinden çalıştığını öğrenen gemi
komutanı Nazmi Bey, bu olayın bir mucize olduğunu daha sonraki günlerde
yazdığı günlüğünde bildirmektedir.

Bundan başka bulutun koruması ile ilgili anlatılan iki menkıbe daha
vardır. Yine "Uçan Türkler" adlı anlatılan bir menkıbe daha vardır.

II- DESTANLARIMIZDA ÇANAKKALE ZAFERİ

Türkler, pek çok özelliğin yanı sıra, destan yaratan bir millet olarak
da tarihte hakettiği yeri almıştır. Alp Er Tunga Destanı,Şu Destanı,
Oğuz Kağan Destanı, Ergenekon Destanı, Bozkurt Destanı, Genç Osman
Destanı, Plevne Destanı, Estergon Destanı, Şeyh Şamil Destanı, Girit
Destanı, Kars Destanı, Silistre, Cezayir, Varna, Budin destanları bu
milletin yarattığı destanlardan sadece bir kaçıdır. Tarih boyunca
yaratılan destanlar zincirinin altın halkalarından biri de hiç şüphesiz
"Çanakkale Destanı" dır.

Çanakkale Zaferi öyle büyük bir zaferdir ki, halkın vicdanında öyle
derin izler bırakmıştır ki, pek çok şair tarafından - halkın da
hislerine tercüman olunarak- destanlar vücuda getirilmiştir. Türk' ün bu
zaferini en mükemmel şekilde Mehmet Akif destanlaştırmıştır. Edebiyat
tarihinin Akif' in;

"Çanakkale Şiiri" hakkındaki hükmü şudur:

"Bu şiiri Mehmet Akif yazmadı; kağıda dökenle, toprağa kanını dökenler
birleşerek yazdılar."

Çanakkale Savaşı ile ilgili yazılmış pek çok destan mevcuttur. Başta
Mehmet Akif' in eseri olmak üzere seçilmiş birkaç destanı verelim.

• 1-MEHMET AKİF ERSOY - ÇANAKKALE ŞEHİTLERİ

Bu eser, yıllardır hepimiz tarafından zevkle okunmuş ve ezberlenmiştir.
Burada Akif harbin vahametini, vahşetini anlatırken, bu uğurda şehit
olanların da yalnız kalmayacaklarını, onları Hz. Peygamber' in şefkatle
beklediğini müjdelemektedir. Bu şiiri başlı başına Türk' ün Destanıdır.
Anlatılmaz yaşanır.

Prof. Dr. Mehmet Kaplan, bu destanın estetik kıymeti hakkında şu kanaati
ifade eder:

" Mehmet Akif Ersoy'un Çanakkale Savaşını tasvir eden şiiri yazıldığı
tarihten bu güne kadar bütün nesillere o savaşın heyecanını yaşatmış ve
onun tarihî, derin ve büyük manasını hatırlatmıştır. Bunun sebebi de hiç
şüphesiz, bu şiirin taşımış olduğu estetik değerdir."

Şu Boğaz harbi nedir? Var mı ki dünyada eşi?

En kesif orduların yükleniyor dördü beşi

-Tepeden yol bularak geçmek için Marmara' ya-

Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya

Ne hayasızca tahaşşüt ki ufuklar kapalı!

Nerede- gösterdiği vahşetle "Bu: bir Avrupalı"

Dedirir -yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi

Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yahut kafesi!

Eski dünya, yeni dünya, bütün akvam-ı beşer,

Kanıyor kum gibi, tufan gibi hakikat mahşer mi mahşer

Yedi iklimi cihanın duruyor karşıda

Ostralya' yla beraber bakıyorsun: Kanada!

Çehreler başka, lisanlar, deriler rengarenk;

Sade bir havadis var ortada: vahşetler denk.

Kimi Hindu, kimi yamyam, kimi bilmem ne bela...

Hani tâûna da zuldûr bu rezil istila!...



Bundan başka Boyabatlı Mustafa'nın "Çanakkale Destanı" adlı eseri
vardır.

III- ŞİİRLERİMİZDE ÇANAKKALE ZAFERİ

Çanakkale Zaferi ile ilgili, menkıbe, destan yanında münferit şiirler de
yazılmıştır. Mehmetçik, harbe giderken sâkin ve sevinçli olarak
anasından, babasından, yavuklusundan, sılasından ayrılmıştır. Hatta
anasını, yavuklusunu bir daha göremeyeceğini bilerek yola revân
olmuştur. Bu duyguyu şu mısralarda görebiliriz.



ÇANAKKALE TÜRKÜSÜ

Çanakkale içinde vurdular beni

Ölmeden mezara koydular beni

Of gençliğim eyvah.

Çanakkale içinde Aynalı Çarşı

Ana ben gidiyom düşmana karşı

Of gençliğim eyvah

Çanakkale içinde bir uzun selvi

Kimimiz nişanlı kimimiz evli

Of gençliğim eyvah



• BİR YOLCU' YA

Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın

Bu toprak bir devrin battığı yerdir.

Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın

Bir vatan kalbinin attığı yerdir



Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda

Gördüğün bu tümsek Anadolu' nda

İstiklâl uğrunda, namus yolunda

Can veren Mehmet' in yattığı yerdir.



Bu tümsek koparken büyük zelzele,

Son vatan parçası geçerken ele

Mehmet' in, düşmanı boğduğu sele

Mübârek kanını kattığı yerdir



Düşün ki, haşr olan kan, kemik, etin

Yaptığın bu tümsek amansız, çetin

Bir harbin sonunda bütün milletin

Hürriyet zevkini tattığı yerdir.

Necmettin Halil Onan(Çakıl Taşları)

Çanakkale Savaşları öyle bir savaştır ki Türk Milletinin ruhunda ve
zihninde silinmeyecek etkiler bırakmıştır.Bu yüzdendir ki bir çok
destana, şiire ve romana ve de tarihin tozlu yapraklarına konu olmuştur.
Yüz binlerce şehidin verildiği bu savaşlar öyle silinecek bir yazı
değildir. Bu savaşlar Türk milletinin onurunu, kahramanlığını ve
centilmenliğini bütün dünyaya ispatlamıştır. Bu sebeple bu savaşları çok
iyi algılamamız gereklidir.

KAYNAKÇA

Prof. Dr. Abdurrahman Güzel, "Türk Edebiyatında Çanakkale Zaferi", 1994.


Ruşen Eşref Ünaydın, " Mustafa Kemal ile Mülâkat", Ank. 1981

Mehmet İhsan Gençcan, " Çanakkale Savaşları ve Menkıbeler", İst. 1994.

Prof. Dr. Abdurrahman Güzel, "Çanakkale Savaşları", 1994

Mehmet Kaplan, "Mehmet Akif ve Çanakkale Savaşı; Mehmet Kaplan' dan
Seçmeler" (Haz: Enginün- Zeynep Kerman) K.T.B. Yay. .Ank. 1988.
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://dauforum.yetkin-forum.com
 
çanakkale zaferi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası
 Similar topics
-
» 18 Mart Çanakkale Şehitlerini anma günü

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
DOĞU AKDENİZ ÜNİVERSİTESİ KAMPÜS HAYATI :: SERBEST BÖLGE :: Ulu Önder Mustafa Kemal At atürk Köşesi-
Buraya geçin: